26 Haziran 2012 Salı

Hayat ne garip

Neden büyüdükçe çocukluğunu özler bir insan?
Hemde ne kadar büyüdüysek o kadar çocuk olmayı?
Sorumluluk almak mı ağır geliyor , büyümek neden zor?
Sanki büyüdükçe gülmeler daha sahte, daha yasak oluyor..
Acılar tam tersine daha gerçek, daha tükenmez ..
Boğazda , kursakta kalan bir mutluluk
Ne tam anlamıyla var olabilen ne de yok.
Umutlarımız gittikçe kaybolmaya meyilli..
Oysa ki çocukluğumuz ne kadar da sıcak.
Keşke bazen kendinden kaçabilse insan.
Tatile çıkarmışcasına arada çocuk olabilse ,
Küçükken büyümek cazipken, büyüdükçe küçülmek istiyor insan..
Hayat ne garip..

24 Haziran 2012 Pazar

Bencil=Mutlu

Eminim hepimizin vardır bir zincirleme örneği.
İlk yalanın diğer yalanlara gebe kaldığı gibi,
İlk hatamız da devamını getirir diğerlerinin..
En büyük hatamızda "ilkinden bir şey olmaz" cümlesine inanmamız olsa gerek.
Olan ilkinde oluyor zaten.
Olay her neyse ilki olduktan sonra gerçeklemiş oluyor.
İç sesin beyne yaptığı etkiyle düşüncelere yolculuk böylece başlıyor..
En içten ama en acınası özürleri kendimizden diler oluyoruz;
Çünkü biliyoruz ki geri dönüşü olmayan şeylerden dolayı üzülüyoruz.
Herkesin algısı farklı ve algı da seçiciliği;
O yüzden çoğu zaman dertleri anlatmak da rahatlatmıyor bizi..
Aynadaki sıfatımıza bile sesli söyleyemediğimiz bir şeyi kiminle paylaşabiliriz ki?
Kim ne kadar, kaç gün kaç dakika geçirebilir kendimize duyduğumuz gizli öfkeyi?
Eğer bencil olabilirsek; önceliğimiz kendi değerlerimiz, düşünce ve inançlarımız olabilirse,
Başkalarına göre tabularımızı yıkmazsak; mutlu da olabiliriz belki..


Büyük Konuşmak

Hep keskin bir insandım; dediğim dedik
Doğrularım tek, rengim ya siyah ya beyaz
Gri katmamıştım hiç hayatıma 
Acaba yoktu lügatımda..
İnsanlar hep uyarırdı deme öyle diye

Yok dedim ben kendimi tanımıyor muyum
Yapmam dediğim bir şeyi asla yapmam
Yapma dediler konuşma böyle
Baktım hep uyarılıyorum
Dıştan kafa sallayıp içten hı hı dedim ısrarla
Büyüdükçe baktım ki ne yapmam dediğim bir şey kalmış gerçekleşmeyen,
Ne de yadırgadığım bir şey kalmış başıma gelmeyen..
O zaman anladım ki gri'de var bu hayatta acaba da..
Kendinden bile emin olmayacakmış insan
Zaten bence en çok kendinden emin olmayacaksın
Bir bak bakalım insanlar mı çok değişmiş sen mi?
Ya da insanların değişimi mi etkilemiş seni, senin değişimin mi?
Tecrübeyle öğrendim ki:
Pişman olmak istemiyorsan, keşkelerini azaltmak..
Büyük konuşmayacakmışsın arkadaş.

10 Haziran 2012 Pazar

Düşünmek

Bizi hayvanlardan ayıran özelliğimiz neydi sahi? Düşünmek mi?
İnsanlara hakaret etmek istediğimiz zaman neden hayvan isimlerini kullanıyoruz?
Sanırım görünüşte insan düşüncede hayvan olanların ortak noktası düşüncesizlik..
Nasıl sevgide abartıyorsak düşüncede de abartıyoruz;
Gidiyoruz çok sevip az sevileceğimiz, hep düşünüp hiç düşünülmeyeceğimiz birine vuruluyoruz.
Sonra da düşünmeyi beceremeyen birinden düşünceli olmasını bekliyoruz.
Aslında çoğu zaman daha başındayken olayların sonunu tahmin edebiliyoruz.
Ama bazen bile bile acıya kucak açıyoruz.
Çünkü egolarımızı tatmin etmeye çabalıyoruz.
Karşımızdakini eğitebileceğimizi bizim için değişeceğini düşünüyoruz.
Hayallerimizdekini bulmak yerine, elimizdekini hayalimizdeki yapmaya kalkışıyoruz.
Ve hep çuvallıyoruz.
Fedakarlığı, alttan almayı, sabretmeyi ve en son vazgeçmeyi öğreniyoruz.
İşte hayatta bu noktadan sonra değişiyor.
Vazgeçecek noktaya geldikten sonra düşüncelerimizi önemsemeye başlıyoruz.
Acılarla olgunlaşmadan önce düşüncelerinizle büyürsünüz umarım..

8 Haziran 2012 Cuma

Olur mu size de?

Olur mu size de?
Hani böyle etrafınız insan doludur ama..
Hem istemezsiniz o insanları sıkarlar hemde yalnız hissedersiniz?
Yanınızda olmaları bile sinirlerinizi bozar..
Belkide tek istediğiniz ağlamaktır,
Ağlasanız o kadar rahatlıcaksınızdır ki.. Yani öyle hissedersiniz.
Nedir bu?
Hayatın bize karşı oynadığı bir oyun mu?
Kim kazanıcak savaşı mı?
Ya da bize verdiği bir ders mi?
Tek olmaya ne kadar alışırsan alış, yalnızlıktan istediğin kadar haz al..
Ama bazen öyle bir an gelir ki..
Kalabalığın içinde ne kadar da yalnız hissedersin
Ve bu yalnızlık canını acıtır.
İki damla yaşla akıtırsın tüm sıkıntıyı içine ve tekrar gülerek başlarsın oyuna.

3 Haziran 2012 Pazar

Uzun Bir Aradan Sonra


Merhaba okuyucu..
           Zamanında karar vermiştim ya sevgiliden vazgeçmeli yazı için ya da yazıdan vazgeçmeliydi sevgili için. Uzun süredir sevgili golünü atmış, maçı almış götürüyordu. Ama olmadı.. İnsan ne kadar severse karşısındaki o kadar uzaklaşırmış ondan aslında öyle de değil sevgi değil, değer daha önemli ne kadar değer verirsen o kadar değersizleşirsin..
          İnsan ne kadar severse sevsin şımartmamalı sevgiliyi, hadi şımarttın buna alıştırmamalısın. Cevabını bildiği bir soruyu kim çözmek için uğraşır ki?
          Bitiremediğin, yarım bıraktığın şeyler elbette olucak ama öyle kararlı olucaksın ki, dik durucaksın, bileceksin ki kimse senden daha değerli değil şu hayatta. İşte o zaman vazgeçiceksin. Vazgeçe vazgeçe mutlu olmayı öğreniceksin, birden bire tabiki mutlu olamazsın ama acın hafifler adım adım mutluluğa yaklaşır gibi olursun. Ha bi de umut var. Şu hayatta eksikliği en can yakan şey! Sakın umut etmekten, hayal kurmaktan ve bunların gerçekleşebileceğine inanmaktan alıkoyma kendini. Ama önce kendin inan. Sırf yapmak için yapma bir şeyleri.